Öncelikle bu yazı, Maoizm'in kısaca bir tanımını vermek ve bugünkü komünistlerin neden Maoist olmalarının gerektiğini göstermek için yazılmıştır. Yazıyı kısa tutabilmek amacıyla çok fazla örneğe ve çıkarıma girmeden, Maoistlerin bugüne kadar varmış oldukları bazı önemli sonuçları gösterecektir.
1- Maoizm, Marksizm-Leninizm-Maoizm'dir. Marksizm'i daha ileri ve yüksek bir yere taşıyan, onun üçüncü aşamasıdır. Maoizm, çağımızın Marksizmidir; 18. yüzyılda Marksizm temellendirildikten, 1871'deki Paris Komünü'nden, 1917 Ekim Devrimi ile birlikte Leninizm temellendirildikten ve dünyanın üçte birinde içine Rusya ve Çin'i de alacak şekilde bir sosyalist kamp meydana geldikten, Çin'deki halk savaşından ve 1966'dan 76'ya kadar süren Kültür Devrimi'nden ve 1950'lerde başlayıp günümüze değin sürmekte olan milli kurtuluş savaşlarından sonra, bizim çağımızın Marksizmidir.
2- Bugün Maoizm, Marksizmdir, bugün Maoizm Leninizmdir. Marksizm'in yaşayan ruhunun somut durumun somut tahlili olduğunu Lenin söylemişti. Bu görüşe ismini veren Marx, bunu bilimsel sosyalizm olarak temellendirmiştir. Marksizm, yani bugün Maoizm, proletaryanın devrimi nasıl gerçekleştireceğinin ve komünizmi nasıl kuracağının bilimidir. Hiçbir bilim durağan kalamaz. Proletarya devriminin ve iktidarının bilimi, 20. yüzyılın büyük proleter devrimi gerçekleşmeden önce, 19. yüzyılda tamamlanmış olamazdı. Bir bilim olduğu için Marksizm, pratik olmalıdır; pratiğe uygulanmalıdır. Pratiğe uygulanmalı ve pratikte uygulanmalıdır. Daha üstün pratiklerle uyum göstererek bir üst aşamaya geçmelidir. Bugün bunu gerçekleştirebilen ancak Maoizm'dir, bu nedenle de ancak Maoizm günümüzün Marksizm'i olabilir. Bugün Marksist ya da Leninist olmak isteyenler, Maoist olmak zorundadır.
3- Maoizm, proletaryanın ideolojisidir. Sınıflı bir toplumda, tüm düşünceler bir sınıfın izini taşır. Kapitalizmde hâkim olan, burjuvazinin ve küçük burjuvazinin ideolojisidir. Bu da gerçekte iktisadi ve siyasi iktidar olarak yansır. Devlete ve sermayeye hâkim olma gerçeğiyle ise, küçük burjuvazinin bazı kesimlerinin devleti ve sermayeyi korumakla görevlendirilmiş olduğu görülür. Küçük burjuvazi, kapitalizmde ideolojinin üreticisi olarak belli bir konumda bulunur. Mesela tüccardırlar, rahiptirler, siyasetçidirler, öğretmendirler, gazetecidirler, tasarımcıdırlar... bu böyle gider. İdeolojilerinin sınıf karakteri aynıdır, değişmez; burjuva ideolojisidir bu. Fakat kendisini birçok farklı formda gösterir; anarşizm, liberalizm, muhafazakarlık, sosyal demokrasi, faşizm vb. Basından ticarete, kiliseden okullara; ideoloji, tüm bu ürünlerin ve kurumların bir parçasıdır. Bütünüyle kültür, burjuvazinin dünya görüşü ve küçük burjuvazinin bunu yorumlayışı olarak, kapitalizm tarafından yedirilir. Tüm bunlara karşı bir proleter ideolojisi meydanda durmaktadır: bilimsel komünizm, yani bugün Maoizm.
4- Maoizm, proletaryanın ideolojisi olmak zorundadır çünkü kapitalizmde en devrimci sınıf, proletaryadır. Ancak proletarya burjuvazinin iktidarını parçalayarak yeni bir devlet örgütü ve iktidarı inşa edecek güçtedir. Proletaryanın bu görevi, tarihi bir görevdir. Proletarya, büyük atölyelerde, fabrikalarda, çiftliklerde ve kendi proleter mahallelerinde toplanmış bir sınıftır. Toplumda değerleri yaratan, proletaryadır. Fakat aynı zamanda bu değer üzerinden sömürülür. Dolayısıyla da yaratılan sermaye, proletaryanın emeğinden başka bir şey değildir. Marx, kâr kavramını açıkladığında, kapitalizmin proletaryaya nasıl bağımlı olduğunu fakat bunun aksine, proletaryanın kapitalizme hiçbir bağımlılığının olmadığını, hatta tam tersine, proletarya açısından kapitalistlerin parazit olduğunu göstermiştir. Fakat Marx, ne kârın ne de sınıfların keşfinin kendisine ait olduğunu söylemiştir. Onun söylediği ve açığa çıkardığı, kapitalizmin, insanlığın ilerleyişinde sadece bir aşama olduğu, tarihsel bir zorunluluk olarak da proletaryanın bu aşamayı, kendisini siyasi bir parti olarak örgütleyip devrim yaparak ve kendini proletarya diktatörlüğü aracılığıyla hâkim sınıf konumuna getirerek geçeceğidir. Bu görüş, dünyanın birçok yerindeki yarı-feodal koşulların hâkim olduğu ve köylülerin bir demokratik ve sosyalist devrimin ana gücü olduğu ülkelerde de uygulanır. Bu ülkelerde de, köylülerle gayet sıkı bir ittifak içinde, proletarya ve proletaryanın partisi devrime öncülük etmelidir.
5- Öncelikle Maoizm, 6 büyük komünist önder tarafından geliştirilmiştir: Marx, Engels, Lenin, Stalin, Mao ve Gonzalo. Marx ve Engels ilk aşamayı, Marksizm'i teşkil etti. Engels, bu aşamadıki iki önemli büyük buluşa bağlı kaldı: kapitalizmin nasıl işlediğini gösteren kâr yasası ve insanlığın sınıf savaşıyla birlikte nasıl gelişip ilerlediğinin tarihse Marksistçe uygulanışı olan tarihsel materyalizm. Tarihsel materyalizm göstermiştir ki tarih bir çember çizmez ya da rastgele ilerlemez; evrim ve devrimle birlikte, ilerlemeler ve kimi zaman geri çekilmelerle birlikte tarih ve insanlık, bir gelişme yasası eşliğinde ilerler. Proletaryanın tarihsel rolünü açığa çıkaran da işte bu tarihsel materyalizmdir. Marksizm esas olarak İngiliz ekonomi-politiği, Alman felsefesi ve Fransız sosyalizmi üzerine bina edilmiştir. Ve Marksizm, diyalektik materyalizmi uygulayarak, sosyalizmi bir ütopyadan bilime, proletaryanın ideolojisine dönüştürmüştür.
6- Vladimir Lenin ve Joseph Stalin Marksizm'in ikinci aşamasını, Leninizm'i geliştirip formüle ettiler. Leninizm'in, emperyalist çağın ya da bunun bir başka deyişi olan proleter devrimleri çağının Marksizm'i olduğunu Stalin söylüyor. Lenin, Marksizm'i uygulayarak, kapitalizmin 20. yüzyılda bir üst aşamaya geçtiğini göstermiştir: tekelci kapitalizm ya da emperyalizm. Dahası Lenin, revizyonizme ve reformizme karşı da mücadeleyi geliştirip derinleştirmiştir. Bir savaş örgütü, proletaryanın genelkurmayı ve öncü örgüt olarak, komünist partinin Bolşevikleşmesi tezini ileri sürmüştür. Bu çizgiye bağlı olarak da Rus Devrimi'nde, sosyalist inşada ve uluslararası komünist harekette öncülük için Rusya Komünist Partisi (Bolşevik) kurulmuştur. Lenin, azgelişmiş ülkelerdeki demokratik devrimde proletaryanın öncü rolünün teorisini, işçi-köylü iktidarını geliştirmiş ve Sovyetler Birliği'nde Stalin'in önderliğinde bir sosyalist inşa için temel sağlamıştır.
7- Maoizm'e ismini veren Mao Zedong'tur fakat Maoizm, kısa ve öz bir şekilde Peru Komünist Partisi'nin lideri Başkan Gonzalo tarafından formüle edilmiştir. Maoizm, Marksizm'i üç ana bölümünde de derinleştirip ilerletmiştir: ilkin, felsefede, diyalektiğin gelişimin temel bir yasası olduğu anlayışına bağlı kalarak yapmıştır bunu Maoizm: yani çelişki yasası. Her şey ve durum, zıtların birliğidir, bundan dolayı da biz bu yasayı, olguların gelişimini anlamak için kullanmalıyız. İkincisi, ekonomide Maoizm, esasında emperyalizm tarafından geri bıraktırılmış olan azgelişmiş ülkelerde azgelişmiş kapitalizmin bir türü olarak bürokratik kapitalizmi göstermiş, sosyalist ekonominin ve siyasetin doğru bir ifadesini vermiştir: ekonomi, siyasetin yoğunlaşmış hâlidir. Üçüncü olarak ise bilimsel sosyalizm alanında, özel olarak kitle çizgisi'nin bir yöntem ve dünya görüşü olarak geliştirilmesiyle, proletaryanın askeri stratejisi olarak uzatmalı halk savaşı ve devrimin sosyalizmden komünizme ilerletilmesi noktasında kültür devrimi sunulmuştur. Bunlar Maoizm'in Marksizm'e kattıklarının en önde gelen örnekleridir, fakat sadece buzdağının görünen yüzüdür. Maoizm, proleter devrimini anlamada daha başka ilerletici örnekler de olmak üzere, bundan fazlasıdır.
8- Maoizm, Mao'nun ölümünden önce açıkça formüle edilemedi ve daha sonra Çin'in sosyalizmi 1976-78 yılları arasında karşıdevrime yenik düştü. Mao'nun çizgisi ÇKP'nin sol kanadı tarafından, en başta Mao'nun eşi Jiang Qing ve Şangay'ın lideri Zhang Chunqiao ve diğer iki yoldaş tarafından savunuldu. Bu yoldaşlar, proletaryanın tüm alanlarda diktasını tesis edebilmek için kültür devriminin kızıl çizgisinden yana durdular. Sınıf mücadelesinin baş çelişki olmadığı, esas olanın sosyalizmi geliştirecek olan üretimin olduğu yönündeki sağ çizgiye karşı durdular. Bu sağ çizgi, Çin'i kapitalizme geri götürdü ve proletaryanın diktasını faşist bir devlete dönüştürdü. Sol çizginin bazı önderleri hapsedilirken bazıları da ölüme mahkum edildi. Yerel önderler hapsedildiler, öldürüldüler ya da ortadan ''kayboldular''. Fakat kültür devrimi ve Mao Zedong Düşüncesi, dünya çapında milyonlarca insana ilham vermeye, devrimci bir düzlemde yeni komünist partiler ve örgütler kurulmasına ilham olmaya devam etti. Peru'da, Hindistan'da, Filipinler'de, Türkiye'de ve Nepal'de başlayan ve süren halk savaşları bunun sonucudur.
9- Peru Komünist Partisi, 1970'lerde Başkan Gonzalo'nun önderliğinde yeniden inşa edildi. Başkan Gonzalo, kültür devrimi sırasında Çin'de bulunuyordu ve bu sırada birçok şey öğrenmişti. 1980'lerde Çin'deki sosyalizm yenilgiye uğradıktan ve birtakım partiler bu karışıklıkta çözüldükten ya da reformizme battıktan (Norveç'in AKP(M-L)'si gibi) sonra, PKP Peru'da halk savaşını başlattı. Bu savaşı Maoizm'in bayrağı altında başlattılar. Maoizm'i ilk defa bir ''izm'' olarak formüle ettiler ve ''Mao Zedong Düşüncesi''nden ayırdılar. Mao Zedong, dünyanın her yerinde devrimcilere ilham vermeye devam etti. Maoizm, Mao'nun Çin üzerindeki görüşleri değildir; evrensel düşüncelerdir. Mao'nun görüşleri ve ÇKP'nin Marksist-Leninist gelişimi sürecindeki görüşler, dünyanın her yerinde bir bütünlük içinde proletarya için uygulanabilir. Maoizm evrenseldir.
10- Gonzalo ve PKP Mao'nun kitle çizgisine bağlıdırlar. Uzatmalı halk savaşı çizgisi ve kültür devrimi çizgisi, Maoizm'in evrensel olarak uygulanabilirliğine dair, Maoizm'in Marksizm'e felsefe ve ekonomideki katkılarıyla birlikte, en önde gelen örneklerdir. Bu çizgiler, Maoizm'in çekirdeği olarak proletarya iktidarını alırlar. Kısacası: kitle çizgisi uygulanabilir bir yöntem ve dünya görüşüdür. Fakat biz bunu görmekle kalmıyor, aynı zamanda bu çizgiyle uyumlu olarak, özelde proletaryayı, proletaryanın en yoksul ve en sömürülmüş kesimlerini politize ve seferber etmek için çalışıyoruz. Uzatmalı halk savaşı askeri stratejidir. Görülebilir ki, iktidar, tüfeğin namlusundan çıkar. Sadece silahlanmış bir halk köhne devlete karşı bir zafer kazanabilir ve proletaryanın yeni devletini tesis edebilir. Silahlı mücadeleyi devlet iktidarını ele geçirmek için verilen mücadeleye esasen uygulamak, tüm halkı silahlandırmak, bir halk ordusu ve ona bağlı halk milisleri yaratmak, ve ilk başta savaşı düşük yoğunlukta basit araçlarla yürütmek için kızıl siyasi üsler ve yönetim organları yaratılır. Bunlar, halk savaşının çekirdekleridir ve buralarda yavaş fakat emin adımlarla eski devlet aygıtı, şiddetiyle ve bürokrasisiyle birlikte yok edilir ve yerine proletaryanın kendi iktidarı konur. Halk savaşı, şu üç araçla yönlendirilir: komünist parti, halk ordusu ve birleşik cephe. Kültür devrimi ise iki-çizgili mücadelenin devamıdır: revizyonizme karşı mücadeledir ve sosyalizmde hâlen daha sürdürülen proleter devrimidir. Bu devrimci mücadele komünist partinin içinde, işçi devletinin içinde sürdürülür. Bu politik ve ideolojik mücadele, esas olarak sosyalizmin hangi yöne ilerleyeceği; komünistçe mi ilerleyecek yoksa kapitalizme mi sapacak, bunun mücadelesidir. Proletaryanın diktatörlüğünü her alanda, tüm dünya komünist olana kadar genişletebilmek için bu mücadelede kitleler hevesle seferber edilir. Hem halk savaşı hem de kültür devrimi sırasında, kitle çizgisi kullanılır, kitle çizgisi bunların temelinde yer alır ve çelişki yasası tüm her şeyin temelidir, çünkü ancak hangi çelişkilerin bulunduğunu kavrayarak ve doğru olanı işaret ederek en önemli çelişki (birincil çelişki) ve hangi çelişkilerin ikincil olduğu belirlenir; proletarya, partisi aracılığıyla mücadeleye öncülük edebilecek ve zafere kadar devam edebilecek konumda olabilir.
11- Başkan Gonzalo, Maoizm'in formüle edilişinde ve Peru'daki somut koşullara uygulanışında çeşitli açıklamalar ve derinleştirmeler gerçekleştirdi: devrimin araçlarının tek bir elde merkezileşmesi çizgisi. Yani komünist partinin devrimin çekirdeğini oluşturması; Bolşevikleşmiş bir parti, bir öncü, bir genelkurmay olarak proletaryanın ve bu sınıfın tüm örgütlerinin merkezi olması. Bu örgüte bağlı olarak halk ordusunun yeni bir tipte ordu olarak, partinin etrafında bir çeper gibi oluşturulması ve bu ordunun, bir yandan kitleleri örgütlemek, seferber ve politize etmek için politik ve ideolojik mücadelesini sürdürürken, kendi sürekliliğini sağlayacak şekilde mücadele vermesi. Ve yeni devletin tohumları olarak birleşik cephenin, halk ordusunu saracak şekilde yaratılması. Birleşik cephe, proletaryanın politik iktidarı, devrim ve özellikle proletaryanın eski iktidarı parçalama ve düşmanı etkisiz hale getirme konumunda olduğu kızıl üs bölgelerinde örgüt olarak inşa edilir. Komünist partini askerileştirilmesine gelince, bunun tanımını şöyle yapmak gerekir: savaş yürütecek bir parti, savaş partisi olmalıdır. Askeri bir örgütse, askeri disipline göre inşa edilmelidir. Yeni tipte bir parti, gerçekten Bolşevik bir parti, seçim pusulalarında, reformlarda, parlamentoda varlığını keşfeden bir burjuva partisi değil, aksine; gizli bir şekilde ve militanca örgütlenmiş, güvenliğini sıkıca elinde tutan bir örgüttür. Bir başka çizgi ise, silahlanmış halk çizgisidir. Gonzalo buna silahlı kitleler denizi der. Eğer iktidar namludan çıkıyorsa, o hâlde tüm halk silah taşımalıdır. Bu, birkaç silahlı profesyonel derekesine indirgenemez. Olması gereken, Marks, Lenin ve Mao gibi önderlerin de işaret ettiği gibi, silahlanmış bir halktır; silahlanmış işçilerdir, halk milisleridir ki böylece proletaryanın devrimci iktidarı pekiştirilsin ve komünizme giden yol daha açık olsun. Bunun bir başka deyişle adı, komünizme kadar halk savaşıdır. Bürokratik kapitalizm, ve önderliğe (''jefetura'') yapılan vurgular gibi analizler ve çıkarımlar, Gonzalo Düşüncesi'nde yer işgal ederler. Gonzalo Düşüncesi, Maoizm'in Peru'nun somut şartlarına uygulanmasıdır. Fakat yapılan evrensem çıkarımlar, dünyanın geneline de uygulanabilmektedir.
12- Maoizm, öylesine ''güzel'' bir düşünce değildir; yapılması gereken açıklamaların ve geçilmesi gereken aşamaların gerekli bir özetidir. Dayanak noktası tutarlı bir şekilde, proletaryanın iktidarı nasıl elde edeceği, iktidarı elinde nasıl tutacağı, bunu nasıl savunacağı, bunun aracılığıyla sınıfları ortadan tamamen nasıl kaldırabileceği ve dünya komünizmine nasıl varabileceğidir. Bugünün kapitalist dünyasında Maoizm, tüm kıtalar ve tüm ülkeler için geçerli evrensel bir bilimdir. Maoizm, açık bir şekilde yalnızca proletaryanın ideolojisidir - aynı komünist partinin yalnız proletaryanın partisi olması gibi. Maoizm, tarihsel kanunların pratikte sınanmasından, bunun pratiğinden bir sonuç çıkartılmasından ve böylece de bunun şüphe bırakmayan şekilde doğru olmasından yola çıkar. Doğru önderlik ve ideoloji altında, politize ve seferber olmuş, halk savaşı için örgütlenmiş proletarya, savaşı kaybedemez. Zafere mahkumuz. Önümüzdeki yeni proleter devrim dalgaları, Maoizm'in sancağı altında gerçekleşecektir.
Kaynak: Tjen Folket
Yorumlar
Yorum Gönder