.......................
Evet baylar, Latin
Amerika’daki sorunları ele aldığım bu bölümde birkaç gözlemimizi
aktarmama izin verin. Amerikan emperyalizmi bize sadece açıktan açığa
saldırmıyor, aynı zamanda daha sinsi araçları da var. yalan haber ve
iftiralarla Küba devrimini karalamaya, onu Latin Amerika’nın diğer
devrimci hareketlerinden ayrıymış gibi göstermeye çalışıyorlar.
Bu araçları çok iyi
gösteren bir örnek var elimizde. Yoldaş Ernesto Guevara’nın ülkemizden
ayrılışıyla ilgili olarak Yanki Emperyalizmi tarafından başlatılan
kampanyadan bahsediyorum.
Yoldaş Guevara, bu
ülkeden ve başka ülkelerden birkaç yoldaşla birlikte ülkemizden ayrıldı.
Nereye gittiğini ve ne yaptıklarını sadece birkaç kişi biliyor.
Emperyalistler bunu öğrenmek istiyorlar. Belli ki bilmiyorlar veya
bildiklerini çok iyi saklıyorlar.
Zamanla nerede
oldukları ve ne yaptıkları ortaya çıkacak.
Yoldaş Guevara bize
Meksika’da katıldı. Orada, Küba’daki görevi bittikten sonra başka
yerlerde yerine getirmesi gereken görevleri olduğunu söylemişti bize.
Biz de hiçbir şartta ona Küba’da kalması konusunda ısrar etmeyeceğimizi
söyledik.
Yoldaş Guevara ülkeyi
doğal olarak gizlice terk etmeliydi.
Emperyalistler ise bu
zorunluluğu karşı propaganda malzemesi olarak kullanmak istediler ve
kullandılar.
Elimde bazı gazete ve
dergiler var. Bunlarda çıkan bazı yazıları okuduğumda bunların nasıl
emperyalistlerin maşaları haline geldiklerini göreceksiniz. İşte bir
haber:
“Ernesto Guevara
SSCB’den gelen emirle Castro tarafından öldürtüldü.” Bunu söyleyen
Meksikalı Troçkistlerin şefi Felipe Albaguante. Che’nin ülkeyi Çin
çizgisine çekmek istediği için öldürüldüğünü eklemiş.
Bu, doğal olarak
Troçkistler’in aynı anda dünyanın her tarafında başlattıkları
kampanyanın bir parçası. Tanınmış Troçkist teorisyen Adolfo Gil Che’nin
Küba’yı Çin-Sovyet ilişkileri konusunda Fidel’le farklı düşündükleri
için terkettiğini yazmış makalesinde. Che Sovyet çizgisine karşıt
biçimde devrimi Latin Amerika’ya yaymak istemiş.
Aynı kişi daha önce de
bir İtalyan gazetesine Küba liderliğini “Sovyet-sever” olarak nitelemiş. Beni de Che’ye ne olduğunu açıklamamakla suçluyor. Guevara Castro ve
onun adamları tarafından yenilmiş güya. Che’yi iradesini kabul
ettirememekle suçluyor. Politikası nedeniyle hareketsiz durumda kalan
Küba devleti Dominik Cumhuriyeti’ndeki devrime açıkça destek vermemiş.
Buna az sonra değineceğim.
İspanyol Troçkist
dergisi BATALLA’da Ekim 1965’te çıkan sayısında şunlar yazıyor:
“Che
Guevara olayını kaplayan sis perdesi dağılmalıdır. Che’nin arkadaşları
Castro tarafından okunan veda mektubunun sahte olduğunu düşünüyor.
Kafalarda Küba liderliğinin Kremlin bürokrasisine bağlandığına ilişkin
sorular var.”
Aynı tarihlerde Troçkistler’in Arjantin’deki yayın organı Che’nin öldürüldüğünü ya da
Küba’da hapse atıldığını öne sürüyor. Şunları yazıyorlar: “Che, ordunun
operasyon kapsamı ve örgütlenişinde Castro ile ters düştü.” Bir de
Che’nin Castro’nun yanındaki, Moskova’ya bağlı, sağ kanat ordu
görevlilerinden rahatsız olduğu yazılmış.
Yine de bu makaleler
arasında en pislik, en ahlaksız olanı Dördüncü Enternasyonal’in Latin
Amerika’daki yayın organında yazılmıştır. Bu makaleden üç paragraf
okuyacağım. Şöyle başlıyor: “Bürokrasinin dünya çapındaki krizi
ağırlaştı, Guevara’nın sürgün edilmesi bunun bir işareti. Guevera sürgün
edileli sekiz ay oldu. Guevara ile yapılan tartışmalar sekiz ay sürdü.
Bu sekiz ayı çay-kahve içerek geçirmediler tabii. Sert biçimde münakaşa
ettiler, belki de tartışmalar silahlarla yapılmış, ölenler olmuştur.
Guevara’yı öldürüp öldürmediklerini söyleyemeyiz. Ama onu öldürdüklerini
farzetme hakkımız var.
“Guevara neden ortaya
çıkmıyor? Halkın tepkisinden korktukları için yaptıklarını saklıyorlar.
Ama gerçeği saklamaları da farklı bir sonuç doğurmuyor. İnsanlar soruyor:
‘Guevara neden ortaya çıkmıyor?’ Resmi olarak onu kınamıyorlar. Hatta
övüyorlar bile. O halde Guevara neden insan içine çıkamıyor? Neden
konuşturulmuyor? Neden Küba işçi devletini kuran ve kısa süre önceye
kadar bu devletin temsilcisi olarak dünyayı gezen adam beklenmedik
şekilde şunları söylüyor: ‘Küba devriminden bıktım. Gidip başka yerde
devrim yapacağım.’ Bir yerlerde, neresi olduğu söylenmiyor, Che ortada
yok. Aralarında görüş ayılıkları yoksa neden Che meydana çıkmıyor? Küba
halkı ortada büyük bir mücadelenin olduğunu ve bu mücadelenin
bitmediğini anlıyorlar.
“Guevara yalnız değildi
ve yalnız değil. Guevara’ya karşı işlerin gizlice yürütülmesinin nedeni
halkın onu sevmesi. Halk ona destek veriyor. Ama aynı zamanda büyük
endişe de duyuyorlar. Kısa bir süre önce Küba devleti eldeki bütün
silahların devlete teslim edilmesi gibi çok ciddi bir emir yayınladı. Bu
emri neden yayınladıkları belli. Guevara’nın partizanlarından
korkuyorlar. Bir ayaklanmadan çekiniyorlar.”
Bir başka paragraf:
“Guevara’yı neden susturdular? Dördüncü Enternasyonal bu konuda bir
kampanya başlatmalıdır. Guevara’nın nerede olduğunun açıklanmasını,
Guevara’ya kendini savunma imkanı verilmesini ve Küba halkının
bürokratik önlemler alan Küba devletine güvenmemesini talep eden bir
kampanya.”
Makale devam ediyor:
“Bu durum Guevara’nın ya da Guevara’yı destekleyenlerin gücünü değil,
diğer işçi devletlerinde koşulların nasıl olgunlaştığını gösteriyor.
Bürokrasi de bunu fark etti. Bürokrasi için Guevara’nın öldürülmesi
bürokrasi için dünya devrimci hareketi için oluşacak muhtemel bir üssün
yok edilmesi anlamına geliyor. Bu durum sadece Küba için değil, Latin
Amerika devrimi için de bir tehlikeyi içeriyor. Guatemala da sosyalist
devrim programıyla Küba’nın yanında. Fidel Castro, 13 Aralık Hareketi’ni
doğrudan sosyalizm için savaşan sosyalist devrimci bir harekete
dönüştürememiştir.”
Bu bayın,
Dördüncü
Enternasyonal liderlerinden birinin sinirli sinirli Guatemala ve 13
Aralık Hareketi’nden bahsetmesi bir tesadüf değil. Çünkü tam da bu
hareket üzerinden Amerikan Emperyalizmi devrimci hareketi sulandırmak
için çok sinsice taktikler izledi. Hareketin liderinin cehaleti –
politik cehaleti – yüzünden emperyalizm Dördüncü Enternasyonal
ajanlarını harekete sızmasını sağlayabildi, böylece Dördüncü
Enternasyonal programını, şüphesiz emperyalizme hizmet eden bu programı
benimsediler.
Bu nasıl oldu? Yon Sosa şüphesiz vatansever bir subaydı. Bir grup silahlı subayın hareketini
yönetti. Bu hareket dağılınca, hareketin üyelerinden bazıları Domuzlar
Körfezi saldırısına katıldı. Hareketin lideri politika ve tarihin derin
sorunlarından o denli bihaberdi ki Troçkizmin ajanlarının – ki bunların
emperyalizmin ajanları olduğu konusunda en ufak bir şüphemiz yok – bu
hareketin gazetesinde dördüncü enternasyonalin programını
yayınlamalarına izin verdi. Bunu yaparak Dördüncü Enternasyonal devrimci
harekete karşı büyük bir suç işlemiş oldu. 13 Aralık Hareketi’ni
kitlelerden kopardılar ve aptallıklarını, inançsızlıklarını harekete
bulaştırdılar.
Troçkizm bir zamanlar
sadece yanlış fikirleri temsil eden hatalı bir politik konumu ifade
ederken ilerleyen yıllarda emperyalizm ve gericiliği kaba bir aracı
olmuştur. Örneğin Güney Vietnam’da halkın çoğunluğunu içine alan geniş
bir cephe oluşturuluyor, bu cephe kurtuluş hareketini emperyalizme karşı
birleştiriyor. Troçkistler ise bunun saçma bir birlik olduğunu, karşı
devrimci bir birlik olduğunu söylüyorlar. Emperyalizme hizmet eden bu
kişiler tarihin gerçeklerine en ters düşecek sözleri devrimci harekete
karşı söyleyebiliyorlar.
Neyse ki Guatemala’da
devrimci hareket Sosa ile beraber hareket eden subaylardan biri olan
Albay Turcios sayesinde kurtuluyor. Devrimciler 13 Aralık Hareketi’nden
kopup diğer ilerici ve devrimci güçlerle birleşerek Guatemala İsyancı
Silahlı Güçlerini kuruyorlar. (alkışlar)
Albay Turcios
sadece
baskı altındaki ülkesinin kurtuluşu için silahlı mücadelenin
bayraktarlığını yapmakla kalmadı, aynı zamanda Guatemala devrimci
hareketini Yanki Emperyalizmini en sinsice saldırılarından birine karşı
korudu.
Yon Sosa’nın da
hatalarını anlayıp Albay Tercios liderliğindeki harekete katılacağını
umuyoruz.
Yoldaş Ernesto Guevara
meselesine gelince, Troçkistler’in siyasal konumu Yanki emperyalizminin
maşası gazete ve dergilerinin konumuyla paralel. Bütün emperyalist basın,
tıpkı Troçkistler gibi Küba devriminin itibarını sarsmaya çalışıyor.
Latin Amerika halklarının gözünde Küba devriminin önemini küçültmeye
çalışıyorlar.
Gil adlı aynı kişi,
ABD’de çıkan Monthly Review dergisinde Santo Domingo krizine ilişkin şu
alçakça paragrafı yazmış:
“Krizin doruk noktasına
Dominik devrimi ile ulaşıldı. Küba işçi devleti bu devrimi
politikalarıyla felç etti. Devrimi açıkça desteklemedi. Küba halkında
ise aktif destek verilmesi için büyük bir istek var.” Bu adam alçakça
Küba devrimcilerini Dominik Devrimi’ni desteklememekle suçluyor. Hem de emperyalistlerin müdahalelerini, Küba’da yetişmiş solcuların ve
komünistlerin ayaklanmaya liderlik etmesini bahane ederek meşrulaştırdıkları bir zamanda. Hem de emperyalistlerin Küba’yı Dominik
Cumhuriyeti’nde meydana gelen olayları dış siyaset değil, iç siyaset
olarak görmekle suçladıkları bir zamanda.
Aktif destek vermekten
ne anlıyorlar acaba? Kaynakları belli olan Küba’nın Kuzey Amerika
askerlerinin Santa Domingo’ya girmesini engellemesini mi bekliyorlar?
Küba’nın silahları
emperyalistlerle karşılaştırıldığında çok küçük bir orana sahip. Küba’nın silahları savunmaya yönelik. Küba bu koşullar altında
yapabileceği her şeyi yapmıştır. Küba’nın Santa Domingo çıkartmasını
engellemesini beklemek Yankilerin Vietnam’ı bombalamasını engellememizi
beklemek kadar saçma. Küba elinden geleni yapıyor ve yapacaktır. Eğer
emperyalistlerden korktuğumuzu sananlar varsa nükleer saldırı tehdidi
altındayken takındığımız tavrı hatırlatmak isterim. (alkışlar)
Bazı gerçeklerin
açıklanmasının sakıncalı olduğu bir dönemde aptalca yalanlar ortaya
atılıyor. Bununla birlikte, insanlık bir gün öğrenecek. Gerçekler ortaya
çıkacak. O gün bu zavallılar Yoldaş Guevara’nın öldürülmediğini
öğrenecekler. Herşeyi bütün ayrıntılarıyla öğrenecekler. Biz bunları
açıkladıktan sonra en büyük provokatörler bile, emperyalistlere doksan
mil uzaklıktaki ülkemizin diğer ülkelerle dayanışma içinde olmadığını
söyleyemeyecek.
Küba’nın düşmana
yönelik tavrının da katkısıyla bu kıtada büyük devrimler olacak.
Küba’nın silah altına alacağı milyonlarca kişi bulunmasa da, termonükleer silahlarımız olmasa da, sonsuz insanımız, sonsuz silahımız
olmasa da sonsuz onurumuz var. Tarih bizim adımızı yazacak,
emperyalistlerin maşası olmuş Troçkist komplocularınkini değil.
-Fidel Castro
KAYNAK
Yorumlar
Yorum Gönder